JOHN GRAY

Lord Jim yirmili yaşların ortalarına geldiğinde, Patra adlı eski püskü bir gemiye mürettebat yazılır. Sekiz yüz hacıyla birlikte Mekke’ye giderken, Patra su altındaki bir nesneye çarpar ve batacak gibi olur. Kaptan ve süvarileri hacıları kendi kaderiyle baş başa bırakarak suya indirdikleri bir cankurtaran salına binerler. Jim ilkin kılını kıpırdatmaz, ama sonunda suya atlar ve kendini cankurtaranda bulur. Sonradan anlaşılır ki Patra yara almamış yolcular sağ salim limana ulaşmış. Ne var ki Jim’in yaşamı sonsuza dek değişmiştir. Jim’in hayatına yanıtını veremediği bir sorunun gölgesi çökmüştür. Atlamış mıydı? Yoksa olaylar mı sürüklemişti onu? Kendi hareketlerimizin sorumlusu olduğumuz fikri ‘ahlakın’ gereğidir. Eğer atlamasından Jim’i sorumlu tutacaksak, başka türlü de hareket edebilmeliydi. Özgür iradenin anlamı budur bir anlamı varsa elbet.
Özgür irade fikrini reddetmenin birçok sebebi vardır, bunlardan bazısı belirleyicidir. Eğer hareketlerimizin haklı nedenleri varsa, o zaman başka türlü davranamayız. Bu durumda da onlardan sorumlu tutulamayız. Ancak hareketlerimize kendimiz yön veriyorsak, başımıza buyruk olabiliriz; oysa bizler rastlantı ve gereklilik ürünleriyiz. Ne olarak doğacağımızı biz seçemiyoruz. Öyleyse yaptıklarımızdan sorumlu olamayız. Bunlar özgür iradeye karşı güçlü savlar; fakat son bilimsel araştırmalar onu daha da güçsüz kılmış bulunuyor. Benjamin Libet “yarım saniyelik gecikme” üstüne yaptığı çalışmada, hareketi başlatan elektrik uyarısının harekete geçmek için bilinçli karar vermemizden yarım saniye önce başladığını göstermiştir. Biz ne yapacağımızı tarttığımızı, sonrada onu yaptığımızı sanırız. Oysa neredeyse ömrümüzün tamamında hareketlerimiz bilinç dışında başlatılmaktadır: beyin bizi harekete hazırlar, sonrada biz hareket etme deneyimini yaşarız.
Sinirbilimsel araştırmaların verdiği sonuç, hareketlerimizin sorumlusu olmadığımız yönünde. Libet ortaya attığı reddetme kavramında –beynin başlattığı bir hareketi bilincin yavaşlatma ya da yarıda kesme yetisi özgür iradenin belli belirsiz gölgesini de korumuştur. Sorun şu ki reddetmeyi ne zaman yaptığımızı –ya da yapıp yapmadığımızı asla bilemeyiz. Öznel deneyimimiz çoğu zaman, belki de her zaman belirsizdir. Geri dönüp baktığımız zaman çoktan girdiğimiz yola adım atma kararımızı görebiliriz.
Jim neden atladığını hiçbir zaman bilemez. Bu onun alınyazısı. Sonuç olarak hayatına sil baştan başlayamaz, “tertemiz bir sayfa” açamaz.
SAMAN KÖPEKLERİ-YKY